Bilim insanlarının, tarihçilerin, araştırmacıların, gazetecilerin ve meraklıların ilgisini çeken, Hilar mağaraları ve Çayönü Tepesi/ Qoté Berçém ile ünlü Hilar köyü neden bir yerleşim yeri olarak seçildi?Bu sorunun yanıtı Müslüm Üzülmez’in Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafın 2009 yılında yayımlanan On Bin Yıllık Tarihin
Biz insanların çok garip bir yanı var, bazen yaşadığımız bu dünyada olanları öte dünyaya, bazen de öte dünyada olanları bu dünyaya taşırız rüyalarımızda. Dün gece yine ilginç bir rüya gördüm. Bir yıldır zaten çok sık rüya görüyorum ve bunlardan bazılarını da daha
Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin aklıma.ahhh… üçevler…dut ağacının gölgesinde kaldı gençliğim. Üçevler; Makam Dağı’ndan bazen çok sert, bazen de serin esen rüzgârların dokunuşuyla okşanan, yaşamımda geçmişe doğru uzanan biraz puslu, biraz silik,
Kavalcı Hafız Zülfo’yu son zamanlarda çok anlattığımın farkındayım, ama bazı yeni bilgiler alınca tekrar yazmam kaçınılmaz oldu. Kıymetli dostum Seîd Veroj çok güzel bir fotoğraf gönderdi. Fotoğrafı görünce dayanamadım ve bunu yazıya dökmem gerekir dedim. Seîd Veroj ve Lûtfî Baksî’ya buradan teşekkürlerimi,
Anadolu Kültür ile Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin birlikte ortaklaşa yürüttüğü bir proje kapsamında Diyarbakır Hafızası’nın “İlçe Postası” ismiyle başlayan yeni sergi dizisi 18 Aralıkta yayına konuldu. Yayına konulan sergi dizisinde yazarımız Müslüm Üzülmez “Kuşbakışı Bir Ergani Gezisi” başlığı altında
Acı haber tez ulaşır. Ergani’nin Gulo’su, Bagürlü Dengbêj Zifqarê Gulo (Zülfikar Yumruk) 30 Mayıs 2023 günü aramızdan ayrıldı. Zifqarê Gulo, sesiyle, besteleriyle, kılam’larıyla yaşama renk katmanın ötesinde varlığı kabul edilmeyen yasaklı halkın yasaklı diliyle söyleyen bir dengbêjdi. 2002’de, Gulo ile bir görüşmemizde
İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Sovyetler Birliği’ne bağlı Kızıl Ordu Hitler faşizminin kalbi Berlin’e girdi ve paralel olarak aynı zamanda Amerika Avrupa’ya bir çıkartma yaparak bazı ülkelere yerleşti. Savaşın sonunda yapılan bir anlaşmayla da sadece Avrupa değil, dünya ikiye bölündü: Bir tarafta ABD’nin
“Hafızın nefesi ateş, su ve toprak gibi/ Asal ve asil” –M. Nuri Aslan Kavalcı Hafız Zülfo hakkında birçok yazı yazdım. Birçok şair ve yazar da yazdı. Ama ne kadar çok yazarsak yazalım ona olan borcumuzu ödememiz mümkün değil. Çünkü o; Erganililerin, Diyarbakırlıların,
Gecenin derin sessizliğinde kitap okurken birden telefonum çaldı. Baktım, arayan Seyithan Erol arkadaşım. Açtım. Kısaca; “Sana bir yazı gönderiyorum, okumanı istiyorum. Yazının sonunda Hafız Zülfo ile ilgili bir şiir de var, belli ki senin yazılarından esinlenerek yazmış,” dedi ve ardından yazıyı gönderdi
“Bülbül konuştu yine: Buydu ilk kezki kısmetimÂşık olmuştum güllere, kırmızı güldür sevdiğimYaram kangrenleşti, bundandır acı çektiğim” -Feqîyê Teyran Gulan ayına girdik. Şimdi doğanın güzellik bakımından en zengin mevsimini yaşadığı zamandır. Hava, toprak, su, her şey gül kokuyordur. Ben, Diyarbakır Ergani’de anamın bahçesindeki