Gazetemizin köşe yazarlarından Müslüm Üzülmez’in kişisel web sitesi www.uzulmez.site yayın hayatına başlamıştır. Yazarımızın web sitesinde gazetemizde yayınlanmış yazıları dışında, basılmış kitapları, değişik gazete ve dergilerde çıkmış yazıları, teknik yazıları ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış yazıları ile kendisi ve kitapları hakkında basında
Dalga Geçer Gibi…
Ergani Kaymakamlığı tarafından özel bir ajansa yaptırılan Ergani’nin tanıtımı için yayımlanan kitabın içeriğinde bulunan birçok bariz hata tepkilere neden oldu. “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı” başlığıyla, Erganili araştırmacı- yazar Müslüm Üzülmez’in “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı Hilar” kitabının ismiyle de bire bir benzerlik gösteren kitap, birçok eksik ve yanlış bilgiyi içinde barındırıyor. Özel bir ajans tarafından hazırlanan Ergani tanıtım kitabında özellikle Makam Dağı’nın sönmüş bir volkanik dağ olduğu tespiti ile Makam Dağı yerine başka bir yerin fotoğrafının kullanılması gibi birçok bariz hata, tepki çekti. Vatandaşlar; ilçenin tanıtımı noktasında hazırlanan, ilçenin muhteviyatında bulunan temel öğelerin iyi araştırılmadan, tamamen internet dökümü ile
Acının, Zulmün, Ölümün Adı
Türkiye, 12 Eylül 1980 sabahına tankların sesleriyle uyandı. Kulaklar her 10 yılda bir gelen bu sese aşinaydı. Ancak ne hikmetse, 12 Eylül sabahına kadar susmayan silah sesleri, tank seslerinin ardından bir anda susuvermişti 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 darbesi… Türkiye’nin darbeler zinciri… Ölümlerin, gözyaşlarının ve zulmün sokaklarda kol gezdiği, komşunun komşuyu vurduğu dönemin, nasıl olup da bir anda duruvermesinin şaşkınlığını yıllarca yaşadığımız bir darbeydi 12 Eylül 1980… Peş peşe ölüm haberleri12 Mart darbesinin izlerini atmaya çalışan Türkiye, sağ ve sol kesimlerde başlayan fikir tartışmaları ve örgütlenmenin hareketliliğini yaşıyordu. Toplumsal uyanışın yaşandığı bu dönem,
“Ana Esas Duruşa Geç”
Misbah Hicri “Esas duruşa geç” askeri bir terim. Başına “Ana” sözcüğü geçince anlamda ürkütücü tuhaflık oluşuyor. Başlık olarak kullandığım bu isimle yayınlanan kitap Vate Yayınevi tarafından yayınlanmış. Kamil Sümbül’ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nden yaşadıklarının iz düşümleri. Her ne kadar o hikâyeler demişse de baştan sona yaşanmış anılardan ibaret.Bazı durumlar insanı hayatın darbelerine maruz; zulme, işkenceye, eziyete karşı korumasız bırakır. Ne kadar öfkesi, nefreti varsa da sabırla buluşturur, zaman ve fırsatını bekler. Sadece nefes alıp vermeye razı olur. Hayat sevmeye ve yaşanmaya değer, bir gün bilenmiş bir bıçak, saklı duran bir mayın olma adına…Bu kitapla tanışmama gelince; İstanbul’un şehir yaşamında insani
Kürtlere, ‘Ümmetin Yetimi Ol’ Demek Doğru Mu?
Naci Sapan Yazar, aynı zamanda bizim gazetenin yazarı değerli dostum Müslüm Üzülmez’le Suriye’nin son durumunu ve Kürtlerin mevcut konumunu konuşuyoruz telefonda. Kürtlere ‘Ümmetin yetimi ol diyorlar, olur mu?’ dedi.Müthiş bir belirleme.Doğru, aynı ümmetin evlatlarıolduğumuzu söyleyeceğiz, sonra bazı evlatlar, analı, babalı, devletli olacak, Kürtlere de anasızlık, babasızlık, devletsizlik rolü biçilecek İslam ümmetinde.Ümmet deyimi genelde, bir ulus ya da benzeri bîr medlul (delillendirilmiş şey) için olmaktan ziyade“Müslümanlar”‘ anlamına kullanıldığı için bu yaklaşımla konuya girmek istedim. Yani genel bir kavram. Buradan hareketle meseleye baktığımızda; Kürtlerin parçalanarak zorunlu olarak yaşamak zorunda oldukları coğrafyadaki devletlerin tamamı Müslüman.Ama onlar devlet, Kürtler değil.Buna rağmen Kürtler, ‘Birlikte eşit
Açılım ve Demokrasi Çüngüş Kilisesi
Dayım Nurettin Değirmenci’den aldığım bir mesaj ve bir yazı Sevgili yeğenim,Ekteki yazıyı Diyarbakır kümesine(*) gönderdim; yayınlamadılar ama hyteret yayınladı.Sizleri öpüyorum.Nurettin Değirmenci *** Açılım ve Demokrasi Çüngüş Kilisesi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye gayrimüslim cemaat vakıflarının mallarını iade ederken Yunanistan, Bulgaristan, Girit ve Kıbrıs’ta kalan Osmanlı dönemi vakıfları konusunda mütekabiliyet (karşılıklılık) prensibinin çalıştırılmasını isteyen muhalefete, “Mütekabiliyet olmaz. Bir devletin, kendi vatandaşlarına tanıyacağı hakları, diğer devletlerin tutum ve politikaları esasında belirlemesi söz konusu olamaz” dedi. Arınç, İzmir Musevi Cemaati’nin 13 Aralık 2011’de azınlık vakfı olarak tescil edildiğini, ancak mallarının iadesi için henüz başvurmadığını açıkladı. Arınç, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın sorusuna verdiği
“Yaptığın İşkenceler Bile Müebbet İçin Yeterli”
Darbe mağdurları ve hukukçular, Evren’in yaptığı işkencelerin bile müebbet hapis istemine yeterli olduğunu söyledi. Darbenin mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın Avukatı’nın sunduğu itiraz dilekçesinde darbe yapmanın suç olmadığını iddia etmesi büyük tepkiye neden oldu. Bir fiili yapmaya teşebbüsün suç olması o fiilin yapılmasının da suç olduğunu gösterdiğini belirterek, darbe suç olmasa dahi 12 Eylül’de yapılan işkencelerden Evren’in müebbet hapis cezası alabileceğini söyledi. İşkence mağdurları ise kendilerine yapılan işkencelerin cezasının bile milyonlarca yıllık hapis cezasını gerektirdiğini dile getirdi. Kenan Evren’in darbeden yargılanmasa dahi, sırf darbe döneminde yaptığı işkencelerden dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilebileceğinin altını çizen Avukat Hasan İlter, “Kenan
Kemal Daysal
M. Sehmus Güzel 13 Şubat 1967’de Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kuruluşunda Kemal Daysal Maden-İş Sendikası delegesi olarak yerini aldı.(1) Kemal Daysal makine mühendisi olduğundan beri ve mutlaka daha önceki yaşam diliminde de hep örgütçü oldu. Hem bir, bazen birkaç örgüt içinde yer aldı, hem bizzat kendisi örgütledi. Daysal’ı öteden beri tanıyan dostlarından Ali Altınkanat bu konuda onun için şunları yazıyor : «DİSK’i 1975-80’lerde DİSK yapan ender sendikacılardan, Kemal Türkler’in yakın çalışma arkadaşı, 1976 ve 1977 1 Mayıs’larında kürsüde yanında yer alan, TÜTED (Tüm Teknik Elemanlar Derneği) İstanbul Şubesi, DİSK, Maden-İş, Birleşik Metal-İş Genel Sekreterliği ve DİSK Araştırma Dairesi
Sonuna Kadar Gidilsin
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 12 Eylül darbesine ilişkin soruşturmasını tamamlayıp iddianameyi 12. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesi, 12 Eylül darbesi mağdurlarını umutlandırdı. Milat’a konuşan 80 darbesi mağdurları, atılan adımların sonuna kadar sürdürülmesini istedi. 12 Eylül mağdurları, açılan soruşturma ile benzer olayların bir daha yaşanmasının da önüne geçileceğine inandıklarını ifade etti. FERHAT AÇIL Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül Askeri Darbesi’ne ilişkin başlattığı soruşturmayı tamamlayarak, iddianameyi 12. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesi 12 Eylül darbesi mağdurlarını sevindirdi. Beklediğimiz bir adımdırMüslüm Üzülmez, darbecilerin hesap verecek olmasının Türkiye açısından önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Üzülmez “Beklediğimiz arzu ettiğimiz bir gelişmedir. Kenan Evren ve arkadaşlarının hesap
Müslüm Üzülmez
Müslüm Üzülmez di 1950î de Erxeniyê ji dayikbûye. Dibistana seretayi, navîn û amadeyiyê li Erxeniyê xwendiye. Li Enqerê Fakulta Muhendis û Mîmariyê qedandiye. Wek muhendis di gelek dem û dezgehan de kar kiriye. Demekê di sendika Baysenê de kar xebitiye. Piştî 12ê îlonê di doza TKP ê hatiye girtin du sal di girtigehê de maye. Di gelek rojname û kovaran de nivisîye û dinivîse. Li Şaredariya Stanbulê wek muhendîs kar dike. Heta niha 12 pirtûkên wî hatine çep kirin. Ji wan çend ev in: Makam, makam çiçeği ve bülbül, Uzun yürüyüştür yaşamak, Ben ölmeden geldim komutanım. Türkçesi:Müslüm Üzülmez 1950 yılında
İşkencecileri Tanıyorum
12 Eylül darbesiyle ilgili ‘anayasayı ihlal’ suçundan yürütülen soruşturmaya ek olarak ‘işkence suçu’ soruşturması yapılıyor. Başlatılan soruşturmalar ise akıllara Diyarbakır cezaevini getirdi. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadığı işkenceleri unutamayanlardan Müslüm Üzülmez yaşananları Milat ile paylaştı. Ferhat AÇIL Diyarbakır Cezaevinde gördüğü işkenceler ve 12 Eylül Darbesi ile ilgili 06.06.2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu belirten Müslüm Üzülmez, Diyarbakır cezaevinden yaşanan vahşet ve işkencelerden ötürü başta Kenan Evren olmak üzere o dönemin yetkilileri hakkında yasal işlem yapılmasını talep ettiğini söyledi. 12 Eylül döneminde sol sendikaların ve gençlik hareketlerinin içinde aktif görev alan ve darbenin ardından uzun yıllar Diyarbakır cezaevinde yatan Şair- Yazar Müslüm Üzülmez,