Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına… Felsefe ile matematik abi kardeş gibidir. Bu kardeşlikte zaman zaman felsefe, düşünce anlamında matematiğe ağabeylik yapar. Düşüncenin hayat bulmasını da küçük kardeş matematik sağlar. Zaman zaman da çözüm ve önerilerle matematik de
“Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı”na Gelen Yorumlar
“Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” başlıklı yazım 14 Mart 2024 tarihinde şahsi web sitemde ve sonrasında bazı yerel gazetelerde yayımlandıktan sonra whatsapp ve e-posta üzerinden çok sayıda mesaj ve yorum aldım. Bu mesaj ve yorumları gönderen güzel insanların tümüne teşekkürü borç bilirim. Gelen mesajlardan bazıları bir şeyler söylediği için arşivimde saklı kalmasına gönlüm razı olmaması nedeniyle, mesaj sahiplerinin hoşgörüsüne sığınarak mesajları geliş sırasına göre sıralayıp var olan yazım hatalarını da düzelterek yorumsuz -övgü içerenler hariç- paylaşmak istiyorum. Her yorum, her eleştiri, her ileti benim için çok değerlidir; başım gözüm üstünde yerleri vardır. Selam ve saygılarımla… Gelen Mesaj ve Yorumlar Bazıları: Çok
“Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair
25 Şubat 2024 günü davetli olarak “Yaşam-Jiyan” adıyla açılışı yapılan resim sergisine gittim. İstanbul Ergani Derneğinin katkılarıyla dernek binasında açılışı yapılan Hava Kılıç’ın yağlı boya resim sergisinde sergilenen resimleri tek tek inceledim. İzlerken içten bir sevinç duydum; resimlerin estetik güzelliği ve bu resimleri yapanın hemşerim bir kadın ressam olması beni duygulandırdı. Ayrıca, sergiden elde edilecek gelirin öğrencilere eğitim amaçlı burs olarak verileceğini duymam da bende çok güzel duygular yarattı. Böylesine övgüye değer güzel bir duyarlılık gösterildiği için emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Resim güzel sanat dallarından biridir. Görünenin veya zihinde oluşturulan imgelerin kalem, fırça ve boya gibi araçlarla bez, kâğıt
Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf
Kavalcı Hafız Zülfo’yu son zamanlarda çok anlattığımın farkındayım, ama bazı yeni bilgiler alınca tekrar yazmam kaçınılmaz oldu. Kıymetli dostum Seîd Veroj çok güzel bir fotoğraf gönderdi. Fotoğrafı görünce dayanamadım ve bunu yazıya dökmem gerekir dedim. Seîd Veroj ve Lûtfî Baksî’ya buradan teşekkürlerimi, göndermede emeği geçenlere de selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Fotoğraf 1963 yılında Ergani Tren İstasyonu’nda çekilmiş. Orijinali Lûtfî Baksî’nin arşivinde. Fotoğrafın arkasında şunlar yazılı: “Ergani İstasyonu/26.5.1963 Kardeşim Lütfi!Tanıştığımızın bir hatırası ve arkadaşlığımızın bir delili olarak selamlıyorum.Sonsuz sevgilerimle. İskân Azizoğlu(İmza)” Fotoğraf elimde, sessizce göz ucuyla tarıyorum. Taradıkça tarihin ve kavalın sesi zihnimin derinliklerinde yankılanıyor. Tren, Ergani İstasyonunda durmuş. Kompartımanlardan birinin
Kuşbakışı bir Ergani gezisi
Anadolu Kültür ile Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin birlikte ortaklaşa yürüttüğü bir proje kapsamında Diyarbakır Hafızası’nın “İlçe Postası” ismiyle başlayan yeni sergi dizisi 18 Aralıkta yayına konuldu. Serginin editörlüğünü Pınar Öğünç, çevirilerini Dilawer Zeraq, Abdulsıttar Özmen (Kürtçe) ve Nazım Dikbaş (İngilizce), sergi tasarımını ise Ali Doğan Çetin yaptı. Sergi kapsamında kaleme aldığım “Kuşbakışı bir Ergani gezisi” başlıklı yazımın Türkçe, Kürtçe ve İngilizce linklerini aşağıda sunuyorum: Türkçe: Kuşbakışı bir Ergani gezisi Kürtçe: Gereke li Erxenîyê ya ji jor de İngilizce: A bird’s eye tour of Ergani
Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü
Yaklaşık 20 yıl önce, arkadaşım Ali Aslan beni Ergani’de Hafız Zülfi Yokuş’un kızı Xecê’nin evine götürmüştü. O zaman Xecê (Hatice Kayar) artık ufacık bir kız çocuğu değil; evlenmiş ve çoluk çocuk sahibi bir kadındı. Geçmişe dair konuşmak istemiyordu, gergindi, sanki geçmişte yaşadıkları yoksulluktan utanır gibi bir hali vardı. Sağ olsun Ali’nin güven oluşturup ortamı yumuşatmasıyla zor bela Hafız’a dair ağzından bazı bilgiler alabilmiştim. Kavalı hakkında da, Hafız’ın kavalının çok değerli ve kayıp olduğunu, kavalını zamanında Diyarbakır’da çok ünlü olan kaval ustası Ermeni Nişo tarafından yapıldığını, vs… Edindiğim bilgileri daha sonra yayımlanan Çayönü’nden Ergani’ye Uzun Bir Yürüyüş kitabımda (2005) Hafız’ı tanıttığım
Bu Vandalizm nereden besleniyor?
Kürt coğrafyasında tarihî/kültürel miras yok ediliyor! Daha başta söyleyelim; tarihî eserlere gerçek anlamıyla maalesef yeteri kadar ilgi göstermiyor, onları koruyamıyoruz. Ülkenin tamamına dair geçerli olan bu olumsuz tablo, Kürt coğrafyası söz konusu olduğunda çok daha ağır ve daha da kötü: Keldanilere, Süryanilere, Ermenilere, Yahudilere, Araplara, Türklere, Kürtlere ait tarihî eserler ya bilinçsizlikten tahrip ediliyor ya da sahipsizlikten yok oluyor. Hemen ilk bakışta göze çarpan ve birkaç cümleyle özetlenebilecek bu yalın ve acı gerçeği yaratan nedenleri şöyle sıralayabiliriz: Doğal aşınma Tarihî yapılar, kaya kabartmaları, mağaralar binlerce yıldır yağmur, dolu, kar, sıcak, soğuk, rüzgâr, fırtına vb. gibi fiziki doğa koşullarının etkisi altındadır.
Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli
Arkadaşım edebiyat öğretmeni Ali Ekber Pekşen’den harika bir yazı aldım. Kendisi İstanbul Kadıköy’de bir dönem müfettişlik, emeklilik sonrasında ise özel bir dershanenin Türkiye koordinatörlüğünü yapan Hocamın “Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli” başlıklı yazısını eğitimde müfredat ve yeni derslerin eklenip, çıkarılmasının tartışıldığı bu günlerde sizlerle paylaşmanın yerinde ve güzel olacağını düşündüm. İzninizle yazıyı sunuyorum: “Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli Çocuk denilecek yaşta, tesadüfler her birimizi bir yerlere sürükledi. Tesadüflerin sürüklediği yaşamışlıklarda öncelikler, günün belirleyenlerine göre sıralandı. Günün belirleyeni ise, geleceği hakkında karar verilen kişinin iradesi değil, otorite olarak anılan merkez oldu. Bu otorite; doğumdan okul hayatına kadar geçen ilk çocukluk olarak adlandırılan dönemde
Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan
Bu yazımda genç bir yazarımızı tanıtmak istiyorum. Yazarımızın adı Neçirvan Bozkaplan. (Yazarımız daha önce nüfus kaydında Ahmet olan ismini mahkeme kararıyla Neçirvan olarak değiştirmiştir.) Neçirvan’la 25-30 Nisan 2023 tarihlerinde Çermik’te düzenlenen 4. Kitap Fuarı’nda tanışmış ve bu tanışmamızda kısa bir sohbetimiz olmuştu. Daha sonra 17 Eylül 2023’te Ergani’de buluştuk. Bu buluşmamızda verimli uzun bir sohbetimiz oldu. Bu buluşmanın ardından bana yayımlanmış Gri Katırlar Ülkesi (2019), Çerçi Beşir (2020), Haymatlosun Gözleri (2021) ve Lolo’nun Kurbağaları (2022) adlı 4 kitabını(*) ve ayrıca Renkli Vagonlar adlı fanzin (Sayı: 2, Temmuz 2023) çalışmasını verdi. Kitapların tümünü ve fanzini inceleyip okudum. Üretken genç yazarımızı kutluyorum.
Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA
İnsanın bir arkadaşının, bir dostunun veya bir tanıdığının yazdığı bir kitabı imzalı almasından daha güzel bir şey olabilir mi? Şanslıyım. Sevdiğim insanlardan güzel kitaplar alıyorum. Tahir Yüksel, “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…” kitabını; Bilen Işıktaş, Boğaziçi’nin Büyülü Sesi Denizkızı Eftalya kitabını; Doğan Karaağaç, İnsan Doğası ve Büyük Ütopya kitabını imzalayıp gönderdiler. Her üç güzel insana selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Tahir Yüksel’in kitabına ilişkin bundan önceki iki yazımda birkaç kelam etmiştim. Bu yazımda Bilen Işıktaş’ın kitabına biraz değinmek istiyorum. Bilen Işıktaş, “Kıymetli ağabeyim, baba dostu, yoldaşı Müslüm Üzülmez’e en kalbi sevgi ve muhabbetle” diye imzalamış. Kitabını elime aldığımda sıcak
“Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(2)
Bir önceki yazımda Tahir Yüksel’in şahsıma gönderdiği mektubu paylaşmış ve bir sonraki yazımda kitabını anlatmaya çalışacağımı belirtmiştim. Gönderilen “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…” kitabını, kapağı hariç olarak baştan sona Tahir Yüksel hazırlamış, Küçükçekmece Belediyesi Kültür Yayınları tarafından yayımlanmıştır (Eylül 2022). Kitabın künyesinin yazılı olduğu sayfada; “Bu katalog Küçükçekmece Belediyesi tarafından düzenlenen TAHİR YÜKSEL arşivinden “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…” YILMAZ GÜNEY başlıklı sergi projesi kapsamında basılmıştır,” denilmektedir. Kitabın baskısı çok güzel; kuşe kâğıtlı, renkli ve büyük boy. Yılmaz Güney böyle güzel kitapları hak eden önemli bir değerimizdir. Zamanında bir efsaneydi; filmleriyle, ödülleriyle, devrimciliğiyle, mücadelesiyle, yaşamıyla… Kitapta