Ali Rıza Üleç Duvarın ardında umutlarım çiçek açar! Sevgili Müslüm Üzülmez bir yazısında, acılarla yoğrulmuş yaşamının içinden süzülüp gelen birikimleriyle; yeniye, iyiye, güzele ve ışığa direnenlerin garnizon kültüründen beslendiklerini yazmış. “Her Türk asker doğar”sa, kaçınılmaz olarak da, asker doğan Türk’ün kültüründe “Garnizon
(15 Ocak 2010 cuma gecesi 20.5’ten 23.10’a kadar nasıl geçti? Bilenler lütfen parmak kaldırsın.) Değerli grupdaşlarım hepinize en içten sevgi ve selamlarımla başlıyorum. Evet kıymetli hemşerimiz, sıkı ve hakiki dostumuz, eşi bulunmaz ud ve ses sanatçımız Udi Yervant Bostancı’nın anlattıklarının tümü doğru.
10.01.2010 tarihinde İstanbul Galatasaray’da Garaj İstanbul adlı mekânda Süryanice dili ve el yazmacılığı geleneğiyle ilgili yönetmenliğini Hakan Aytekin’in yaptığı “yarına bir harf” belgesel filminin gösterimine ve “dil” temalı sergiye çağrılı bir davetli olarak katıldım. Sergiye gittiğimde sergi salonu düzenlenmiş, davetlilere pasta ve
Bizleri yılan ve akreple dolu karanlık odalarda terbiye etmek istiyorlar. Plan üstüne planlar yapılıp yaşamımızda ışık ve gül olmasını istemiyorlar. Kafeslenip mahkûm edilerek, dünyamız karartılarak, zindanda yaşamamızı istiyorlar. Işığın özgürlük, gülün barış olmasından dolayı ışıktan korkuyorlar, gülden nefret ediyorlar. Kana ekmek doğruyorlar.
“İşgalcilerin kül ve enkaza çevirdiği kentlerin ve külün içindeki közün fotoğrafını çekiyoruz.Serin dağ başlarında konuklarını bekleyen rüzgârın, kayalarda ağlayan suların, bize birlikte yaşamayı öğreten ağaçların fotoğrafını çekiyoruz.” -Mehmet Özer Konuşan Fotoğraflar bilgisayar marifetiyle oluşturulmuş bir animasyon sonucu konuşan fotoğraflar değil; ülkesinden ayrı
Udi Yervant Bostancı’ıdan aldığım bir yazı Müslüm Babam,O muhteşem resimleri ve de mailini içim yanarak okudum. Tabi ki o weraneyi(*) görüpte üzülmemek mümkün mü? Hemen Tatyos efendinin Rast makamındaki harika şarkısı aklıma geldi: Bir gönlüme bir hali perişanıma baktımZalim seni yad eyleye
Udi Yervant’ın gönderdiği bir yazı Müslüm Baba, beni baştan vaftiz ettin. Canim abem, ele güzel yazmişsanki, Surp Giragos Kilisesi’nde yeniden vaftiz olmuş gibi hissettim kendimi. Wey sağ olasan can abem. Biz ayri ayri heçbi şeye yaramayız, beraber oldukça sevdığçe güzelleşiriz ve dünyamızda
Udi Yervant’e gönderdiğim bir yazı Değerli ve Sevgili Kardeşim Yervant, Ses dalgaları uzun, orta ve kısa dalgalar şeklinde yayılır. Hani eskiden radyolar uzun dalga, orta dalga ve kısa dalga üzerinden yayınlar yapardı. Şimdi birde çok kısa FM radyolar çıktı. Uzun ve orta
I. Giriş Doğum oranındaki artış, tıptaki ilerleme sonucu kısırlığın tedavi edilişi ve koruyucu hekimlikle insan ömrünün uzaması gibi nedenlerle Dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmakta. Artan Dünya nüfusunu besleyebilmek; kentleşmeye paralel değişen, gelişen ve artan tüketim ihtiyaçlarını karşılayabilmek her geçen gün daha
Şiir soyludur. Geçmişi çok eskilere dayanır. Eski Roma ve Yunan’da seçkin bir yeri vardı. İslâm öncesi Arabistan’da ise, şiir çok gelişkin olup, aristokrasiye özgü bir ayrıcalık sayılırdı. Özellikle Mekke kentinde şiir yarışmaları düzenlenir ve yarışmayı kazanan ilk yedi şiir Kâbe’nin duvarına asılırdı.