unutma arzusuyla tarihi hafızadan silemeyiz:güllük’te açmış sarı güllerin narin yapraklarınave venk kayalarında öten bülbüllerin kurşunî kanatlarınasabah güneş ışıklarını vurduğunda her yirmi dört nisan’damakam dağı’nın kabuk bağlayan yüz yıllık yarası tazelenir. çok farklı, tuhaf duygular içindeyim:vicdani yükümün ağırlığı altında, bir başımaiki bin on
hücremdeyakası açılmadık sevdaların düşleriyleburam buram isyan kokan mayıs geceleriaşkın cennet bahçesi yaşamın anahtar yuvasıve doyumsuz güzellikte açılıp kapanankırmızı gülün katmerleri arasındaiki tenin harındabedenlerin sarsıntısındasevgiden fışkırannesilleri bağlayan zincirin halkasıyaşamın en küçük hücresini taşıyanyaşamın kaynağı kimyasal özsuylayeni bir tende yeni bir can olmakkendimi sonsuza
yaşlı bir çınarın altındayım:akarsu aktığı yosunlu deredenağaçlar yeşil sarı yapraklarındankuşlar cilveleştikleri dallardanuzak geçmişime sanki sesleniyorlar.sonbaharın hüzünlü bu güzelliğindedüşüncelerim düğümlenmişyorgun, efkârlı ve tek başınaiçip, kendi sonbaharımdaanılarımda yolculuğa çıkıyorum. *** gündüzleri seni unutabilirimama rüyalarım asla unutmaz. 20 Ekim 2004/ Çermik
çınar ağacının dibinde,anılarımın sessizliğindeyim:akar suyun sesi, yaprakların hışırtısı,geveze serçelerin oynak cıvıltısıve soğuk biramhepsi terli bardağın içinde,ben biranın, bira benim içimde. 15 Ekim 2004/ Çermik