Nurettin Değirmenci’ye yazdığım bir mektup Dayı selam. “Suç ve Günah İtirafı”(*) başlıklı yazını okudum, hem de iki kez. Yazın güzel. Teşekkür ederim. Suç, günah ve itiraf olayının tarihsel gelişim sürecini ve bu edimlerin batı toplumu ile doğu toplumundaki algılanışını güzel bir anlatımla
1928 yılında İçişleri Bakanlığı Nüfus Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları isimli çalışmada Türkiye’deki tüm vilayetlerin tek tek merkez ve kazalarındaki köylerin sayı ve adları yazılmaktadır. Köy isimleri Latin harfleriyle ve hemen karşılarına ise Arap harfleriyle yazılışları bulunmaktadır Kitabın
Sn. Samuel Anders’ından Gelen Yazı: Merhaba Müslüm Bey,Öncelikle yaptığınız çalışmalardan dolayı sizi kutluyorum. Gerçekten güzel çalışmalar çıkartmışsınız.2008 yılında buradan Erganili bir arkadaşımla Diyarbakır’a gittik oradan yanımıza bir arkeolog alıp Mardin Diyarbakır Süryani Metropolü Saliba Özmen ile Diyarbakır Papazımız Yusuf Akbulutla birlikte Eğil
1983’te, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi önünde analar, babalar, bacılar, kardeşler, kızlar, oğullar sıkıyönetimin yaktığı sıcaktan kavrulurken, zebanileri de Cezaevinin içinde tutuklu ve mahkûmlara Cehennemi yaşatıyorlardı. Ben de Türkiye Komünist Partisi (TKP) Davası’ndan tutuklu biri olarak o Cehennemi yaşayanlardanım. Nisan 1983 olmalı.
Salname; bir senelik olayları topluca göstermek üzere hazırlanan eserler için kullanılan bir sözcüktür. Türkçeye Tanzimat’tan sonra girmiştir. Farsça “sene” demek olan “sal” ile yine Farsça “mektu”, “kitap” anlamına gelen “name” sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuştur. Günümüzdeki karşılığı “yıllık”tır. Batılılar salname veya yıllık karşılığında “annuaire”,
Tahrir , Arapça’da yazım anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde, tahrir, toprağın mülkiyet ve tasarruf hukukunu, reayanın (ahalinin) yükümlülüklerini belirlemek, vergi tür ve miktarlarını saptamak için yapılan arazi ve yükümlü nüfus yazım işidir. Arazi ve yükümlü yazım sonuçlarının işlendiği defterlere Tahrir Defterleri, sadece yükümlü
Yerel tarih araştırmacıları için, Osmanlı belgeleri kısıtlı da olsa bazı bilgiler vermektedir. Osmanlı belgelerinin dışında, Osmanlı devlet adamlarının enderde olsa, yazmış oldukları seyahatnameler de aynı şekilde bizlere bazı bilgiler vermektedir. Arifi Paşa’nın Diyârbekir Seyahatnamesi de, bu çerçevede önemli bir belgedir. Ma’den, Ergani,
“Hukkam-ı jı cinsê şahê marınEshabê sımûm û muhredarın Muhran ku dı dın, bı zan ku zehreMıhrê ku dı kın, bı zan ku qehre”(1) -Ehmedê Xanî ŞEREFNAME, Kürtler açısından önemli olduğu kadar, tarihçiler içinde çok önemli bir kaynak eserdir. 1828’de Rus-İran savaşı sırasında
Çermik çok eski, tarihi bir yerleşim yeridir. Birçok uygarlık Çermik’te hüküm sürmüştür: Huriler, Mittanniler, Asurlular, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Emevîler, Abbasiler, Şeyh-Oğulları, Hamdanîler, Mervânîler, Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Anadolu Selçukluları, Artuklular, Osmanlılar belli dönemlerde sırasıyla Çermik’e
Kamil Sümbül’e gönderdiğim bir yazı Dayımoğlu, selam. “Tarih Bilinci” başlıklı yazını okudum. Eline sağlık. Yazını benimle de paylaştığın için teşekkür ederim. İzninle bir iki noktaya değinmek istiyorum: (…)a)Tarih Bilinci Kürtlerde haklı olarak belirttiğin gibi zayıf. Bu biraz kurumlaşamamadan geliyor. Bana göre, Kürtler